Merkeziyetsiz otonom organizasyonlar (kısaca DAO'lar), hızla kripto uzmanlarının tercih ettikleri yönetişim modeli hâline geliyor. Merkeziyetsiz finans protokollerinden dijital sanat eseri koleksiyoncularına ve kripto ile ilgili konularda uzmanlaşmış hukuk uzmanlarına kadar, dağıtık karar alma süreci gelişiyor ve geleneksel, yukarıdan aşağıya organizasyon modellerini geçersiz hâle gelme tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor.
Kontrolü kullanıcılarına devreden en son protokol, insan tarafından okunabilen isimleri kazaya daha yatkın ve görsel anlamda pek cazip olmayan cüzdan adreslerine bağlayan bir proje olan Ethereum Name Service'tir. Topluluk yönetişimini kolaylaştırmak için Ethereum Name Service, diğer birçok protokol gibi, varlık tutanlara protokolün gelecekteki yönü üzerinde oy hakkı vermek için token sahipliğini kullanır. Platform kullanıcıları, Kasım ayının başlarında ENS tokenlerini talep etmeye ve bu tokenleri yeni DAO anayasası, hazine kontrolü ve ileriye dönük tüm konularda oy kullanmak için kullanmaya davet edildi.
OKX Insights'ın bu kapsamlı makalesi, dağıtık yönetişim mekanizmalarının evriminin yanı sıra güçlü ve zayıf yönlerini de inceliyor. Esas olarak, bugün ortaya çıkan birçok DAO'nun merkeziyetsiz karar alma süreçlerinin, kripto para sektörünün dışında bulunan geleneksel, hiyerarşik kurumsal yapılara meydan okumaya hazır olup olmadığının cevabını arıyoruz.
DAO nedir?
En basit haliyle DAO, ortak bir çıkar ya da hedef doğrultusunda bir araya gelen bireylerden oluşan dağıtık bir gruptur. Bu hedef, dijital sanat eserlerine yatırım yapmak, merkeziyetsiz bir finans protokolü tarafından ödenen ödülleri yönetmek veya dış taraflara bir hizmet sunmak olabilir.
The Deep End podcast'inde konuşan, merkeziyetsiz yönetişim üzerine pek çok makalenin yazarı ve çeşitli DAO'lara katkıda bulunan Cooper Turley, aşağıdaki kapsayıcı tanımı önerdi:
"Tıpkı her şirketin farklı bir temel misyona sahip olması gibi her DAO'nun farklı bir temel misyonu olacaktır. DAO'lar temelde ortak bir hedefe ulaşmak adına benzer düşünce yapısına sahip bireyleri koordine etmenin bir yoludur."
Blok zinciri endüstrisinin dışında, tipik organizasyonlar katı ve yukarıdan aşağıya bir karar alma yaklaşımını tercih eder. Örneğin, startup'lar genellikle başında bir icra kurulu başkanı bulunan sabit bir hiyerarşik yapıya sahiptir. Yaklaşımı organizasyonun geneli açısından en iyi yaklaşım olmasa bile, genellikle son sözü CEO söyler. Böyle bir yapıda, üyeler arasındaki ilişki yasal sözleşmelerle yürütülür.
Bir DAO'da yasal sözleşmelerin yerini akıllı sözleşmeler alır. Ethereum gibi blok zincirlerinde konuşlandırılan ve kendi kendini yürüten bu dijital anlaşmalar, topluluk karar alma sürecinin kapsamını belirler. Örneğin, MakerDAO gibi bir protokolde MKR sahipleri, DAI sabit coin'inin USD sabitini stabilize etmek için gereken İstikrar Ücretleri gibi değişken protokol parametreleri konusunda oy kullanabilir. Ücretin ve dolayısıyla DAI borç alma maliyetinin artırılmasının, yeni talebi azaltması ve tokenin piyasa fiyatını yükseltmesi beklenmektedir.
DAO üyeleri, projenin yönetişim tokenleri ile verilen oyları kullanarak yönetilen değişkenleri düzenlemeye yönelik teklifler sunabilir. Bir teklifin önceden kararlaştırılmış bir nisabı geçecek kadar oy alması durumunda, değişiklik akıllı sözleşme aracılığıyla otomatik olarak uygulanır.
DAO'ların Evrimi
Birçok blok zinciri tabanlı protokolün arkasındaki ekipler DAO yönetişimi aracılığıyla kontrolü topluluklarına devretmeye yeni başlamış olsa da, merkeziyetsiz karar alma kavramı yeni bir kavram değildir. Ethereum'un kurucu ortağı Vitalik Buterin, 2014 yılında dağıtık yönetişim sistemleri hakkında kapsamlı bir şekilde yazdı. Bu, Rune Christensen'in Maker protokolünü, merkeziyetsiz sabit coin'ini ve topluluk liderliğini ilk kez özetlediği yıldı. Buterin kavramı açıklarken şunları söyledi:
"Merkeziyetsiz otonom organizasyon idealini tanımlamak kolaydır: İnternet üzerinde ve özerk bir şekilde var olan, ancak aynı zamanda otomasyonun tek başına altından kalkamayacağı belirli görevleri yerine getirmek için bireylerin işe alınmasını zorunlu kılan bir varlıktır."
Ne yazık ki, Ethereum'un ilk büyük DAO'su başarılı olmaktan çok uzaktı. Kafa karıştırıcı bir şekilde "DAO" olarak adlandırılan bu kolektif yatırım deneyi, DAO tokenleri karşılığında katkıda bulunanlardan varlıkları hazinesine aldı. Bu tokenler paydaşlara, varlıkların dağıtımında oy hakkı ve elde edilen kârlar üzerinde talepte bulunma hakkı verdi.
2016 yılındaki lansmanı sırasında DAO'da kritik bir akıllı sözleşme hatası ortaya çıkmış ve sorumluların kolektif fondan yaklaşık 3,6 milyon ETH çekmesini mümkün kılmıştı. Tartışmalı karar, Ethereum blok zincirini olay öncesindeki duruma geri döndürmek ve tehlikeye atılan tüm varlıkları önceki sahiplerine iade etmek için alındı. Çiçeği burnunda Ethereum topluluğu, bu yanıt konusunda ikiye bölündü ve muhalif bir azınlık, geri dönüş olmadan devam etmeyi tercih etti. Ortaya çıkan sert çatallanma sonucunda Ethereum ve Ethereum Classic ağları doğdu.
DAO istismarının ardından, kamuoyunun merkeziyetsiz yönetişime yönelik coşkusu biraz azaldı. Yine de herkes bu kavramı reddetmedi. Özellikle de Aragon Network'teki geliştiriciler, kullanıcılarını DAO kodundaki hataların davet ettiği protokol risklerine maruz bırakmayacak DAO araçları oluşturma görevini üstlendi. 2017'de ilk coin arzını (ICO) tamamlayan Aragon, 2018'de Ethereum ana ağında faaliyete geçti ve DAO kurmayı basitleştirmek için çeşitli ürünler sunmaya başladı. 2020'de Aragon geliştiricileri, platformun kontrolünü bizzat kendisi bir DAO hâline gelen topluluğuna devretti.
Aragon'un ürün paketi, başarılı bir DAO'nun organize olmak için ihtiyaç duyduğu özelliklerin çoğunu sağlıyor ve günümüzde DAO kurmanın en popüler yollarından biri hâline gelmiş durumda. Bugün kendini DAO olarak tanımlayan her organizasyonun yer aldığı eksiksiz bir katalog olmaktan uzak olsa da, DeepDAO.io'da listelenen projelerin çoğu, merkeziyetsiz yönetişim hedefine ulaşmak için Aragon'un bazı araçlarını kullanıyor.
Çoğu blok zinciri geliştirmesinin açık kaynaklı olması nedeniyle, son yıllarda başka DAO'lar ortaya çıktı ve protokol ekipleri kendi yönetişimleri için onların yapılarını ödünç aldı. Sürecin başından bir örnek de, kâr amacı güden yatırım DAO'su MetaCartel tarafından çatallan, kâr amacı gütmeyen Ethereum geliştirme bağış toplama grubu Moloch DAO oldu. Benzer şekilde, DeFi'nin bir diğer büyük ismi Compound da kendi merkeziyetsiz yönetişim altyapısını geliştirdi ve 2020'de CEO'su Robert Leshner diğer ekipleri bu altyapıyı kullanmaya teşvik etti:
"Compound, diğer ekiplerin kendi gelişimlerini hızlandırmak için benimsemelerini umduğumuz temel bir yönetişim tokeni ve oylama çerçevesi oluşturdu."
Nitekim Bankless podcast’inde konuşan Ethereum Name Service kurucusu Nick Johnson, kendisinin ve ekibinin mevcut modelleri kullanarak bir DAO kurma gerekçesini açıkladı:
"Zincir üstü yönetişim için Bileşik tarzı sözleşmeleri, delegasyon kurulumunu ve benzerlerini gerçekten seviyorum çünkü bunların çoğu zincir üstü oylama gerektiriyor ve delege sistemi de oy kullanması gereken kişi sayısını azaltıyor. Bu da size manipülasyona karşı mevcut olan en yüksek düzeyde teknik güvenlik sağlıyor."
Johnson, ENS DAO’nun Open Zeppelin’in araçlarını kullandığını ve bu araçların Compound’un yönetişim modelinden büyük ölçüde esinlendiğini belirtti. Çerçeveyi tasarlarken Gitcoin’in yapısının da etkili olduğunu sözlerine ekledi.
Bu önceden oluşturulmuş DAO yapıları, merkezi olmayan yönetişim sistemlerini uygulamak için gereken teknik anlayışı kesinlikle azaltır. Bununla birlikte, Johnson’ın da belirttiği gibi bu yapılar, zincirdeki oy sayısını en aza indirmenin dışında, DAO kuran daha küçük grupların karşılaştığı en büyük engellerden biri olan Ethereum gas ücretlerini ele almıyor. Maker ve Compound gibi önemli protokollere ilişkin ara sıra yapılan zincir üstü yönetişim oylamaları, MKR ya da COMP ile oy kullanmak için gereken işlem ücretlerine değebilir. Bununla birlikte, kullanıcıların yönetişim tokenlerini transfer ederek oy kullanmasını zorunlu kılmak, yeni başlayan ya da finansal motivasyonu daha düşük DAO’lar için uygun değildir.
2020 yılında, DeFi protokolü Balancer, Snapshot’ı kullanıma sundu. Zincir dışı ve gas ücreti gerektirmeyen oylama istemcisi, üyelerin teklif sunmasını ve DAO üyelerinin, projenin yönetişim tokenlerini kullanarak zincir dışı oy kullanmasını sağladı. Başlangıçta, Snapshot tamamen zincir dışıydı ve bir oylamanın sonuçlarını yürürlüğe koymak için bir DAO’nun çekirdek geliştirme ekibine güvenilmesi gerekiyordu. Bununla birlikte, merkeziyetsiz çoklu imza çözümü Gnosis Safe ile yakın zamanda gerçekleştirilen bir entegrasyon, Snapshot oylarını bir organizasyonun hazinesiyle ilişkilendirerek zincir üstü hazine varlıklarının oylama yoluyla doğrudan harcanmasına olanak sağladı.
DAO Yönetişiminin Avantajları
Aragon, Moloch ve Compound gibi projelerin öncülük etmesi ve Snapshot gibi araçların toplam maliyetleri düşürmesiyle birlikte topluluk yönetişimi, son yıllarda yükselişe geçen bir kavram oldu. Hatta yeni piyasaya sürülen tokenlerin amaçlanan uygulamaları arasında yönetişim faydasına yer vermeleri giderek daha yaygın hâle geliyor. Geleneksel organizasyon yapılarına kıyasla bazı önemli avantajları göz önüne alındığında, bu trendin en azından kripto uzmanları için süreklilik arz etmesi muhtemel.
DAO uygulama paketi finance.vote’un protokol lideri Nick Almond, OKX Insights ile yaptığı söyleşide bu faydalardan bazılarına değindi:
"Bence DAO’ların geleneksel kuruluşlardan çok daha açık ve dijital dünyada yerli olma potansiyeli var. Dijital demokrasilere şirketlerden daha yakınlar. Gerçekten küresel yapıdalar, büyük uluslararası pazarlara girebilirler, yetenek tabanlılar ve dolaylı olarak kripto odaklılar (geleneksel kuruluşlar kesinlikle böyle değildir)."
Altyapı sağlayıcısı DAOhaus’un ana katılımcılarından Spencer Graham, OKX Insights’a verdiği demeçte, DAO’ların avantajları arasında dağıtık sahiplik ve gücün önemli bir yeri olduğunu belirtti:
"Dağıtılmış mülkiyet ve gücün bazı çok önemli faydaları şunlardır: gücün daha adil dağılımı, daha iyi bilgi toplama ve işleme kapasitesi, kararların tüm topluluğun tercihlerini yansıtması ve doğru liderliğin her yerden ortaya çıkabilmesine olanak vermesi. Ancak bu aynı zamanda üyeler arasında daha az güvene ihtiyaç duyulduğu anlamına geliyor; dolayısıyla DAO’lar çok daha fazla özerklik ve esneklik sundukları için en iyi yetenekleri çekebiliyor ve yeni katılımcıların hızla değer katmaya başlaması çok daha kolay oluyor."
DAO’ların geleneksel şirket yapılarına kıyasla bir diğer önemli avantajı da şeffaf olmalarıdır. DAO’nun üzerinde çalıştığı kod açık kaynaklıdır, yani herkes katılmadan önce bir grubun nasıl çalıştığını kontrol etmekte özgürdür.
Yapının kendisinin şeffaf olmasının yanı sıra, üyeler zincir üzerinde sahip oldukları tokenler ile tanımlanabilir ve oylar kamuya açık olarak gerçekleşir. Bu faktörler, Gnosis tarafından sağlananlar gibi çoklu imza hazine cüzdanı uygulamalarıyla birleştiğinde, bir DAO’nun performansını etkileyen yönetimsel yolsuzluk olasılığını azaltır.
Son olarak, benimseyen bazı protokoller için DAO yönetişimi daha uyumlu bir çözümdür. Örneğin Ethereum Name Service’in kâr amacı güden bir kuruluştan ziyade tüm internet kullanıcılarına yönelik bir kamu malı olması amaçlanmıştır. Dağıtık olma avantajı göz önüne alındığında, kontrolü platformun kullanıcılarına devretmek uygun görünmüştür. Johnson, DAO yönetişimini sürdürme kararının neden alındığı sorulduğunda Bankless dinleyicilerine şunları söyledi:
"Çok farklı insanlar için faydalı olması gereken bir sistem inşa ediyorsak, bunun tam olarak nasıl işlemesi gerektiği ve hangi değişikliklerin yapılması gerektiği konusunda tek bir kişinin kararını temel almamalıyız. Kullanıcılar için neyin en iyi olduğuna karar vermek istiyorsak, farklı bakış açılarına yer verilen, makul ölçüde merkeziyetsiz bir sisteme ihtiyacımız var. Ve bence bunu yapmanın en iyi yolu da kullanıcıları sürece dâhil etmek."
DAO’ların Karşılaştığı Engeller
DAO’lar ve Kanunlar
Uluslararası ve merkeziyetsiz organizasyonlar olarak DAO’lar mevcut yasal çerçevelere tam olarak uymaz. Tipik bir şirket, belirli bir yargı alanında tescil edilecek ve maruz kalabileceği herhangi bir borç ve yükümlülük için yasal sorumluluk alacaktır. Genellikle hiçbir yerde tüzel kişilik olarak kayıtlı olmayan bir DAO söz konusu olduğunda ise kimin sorumlu tutulacağı pek net değildir.
Hukuk firması Withers Worldwide tarafından hazırlanan bir rapor uyarınca, aksi belirtilmedikçe, Amerika Birleşik Devletleri yasaları DAO katılımcılarını genel ortaklar olarak sınıflandırır. DAO’nun eylemleri yoluyla finansal bir borç ödemesi durumunda, bu, her token varlık tutan / sahip olan (ör. OKB sahibi hesaplar/kullanıcılar veya OKB sahipleri vb.) masrafı karşılamak için. Aynı duygu, bir DAO’yu yasal olarak yapılandırmak için seçeneği / opsiyonları detaylandıran anonim bir gönderide expressed ifadesidir. Birçok hukuk uzmanıyla görüştüğü anlaşılan gönderi sahibi, her biri farklı dezavantajlara sahip beş seçenek sunuyor.
İlk seçenek, DAO için hiçbir tüzel kişilik kurulmaması. Bunu "kötü bir fikir" olarak nitelendiren yazar, kuruluş aleyhine bir dava açılması durumunda tüm DAO üyelerinin tamamen sorumlu olabileceğini / tutabileceğini belirtiyor. Yazar daha sonra kayıt dışı DAO’ların vergi muamelesinden bahsediyor ve bireysel üyelerin, organizasyonla olan etkileşimlerinden kişisel olarak para kazanmamış olsalar bile DAO kârları üzerinden vergi borcuna tabi olabileceklerini belirtiyor.
Son maddede ise gerçek dünya etkileşimlerini ele alıyor. Tüm DAO’lar için kesin olarak geçerli olmasa da (bazıları yalnızca dijital alanda işlem yaptığından), gerçek dünya sözleşmeleri imzalamak, kripto olmayan varlıkları tutmak veya fikrî mülkiyete sahip olmak isteyenler, önce yasalarca tanınan bir tüzel kişilik olarak kaydolmadan bunu yasal olarak yapamazlar.
Tüzel kişilik olarak kaydolmak isteyen DAO’lar için bazı seçenekler ortaya çıkmaktadır. Wyoming ve Delaware gibi çeşitli yargı alanlarında, DAO’ların limited şirket olarak kaydolmasına izin verilmektedir. Bu, üyelere belirli ölçüde yasal koruma sağlar çünkü ortaya çıkacak herhangi bir yükümlülük, bireysel üyelerinin değil, bir bütün olarak DAO’nun sorumluluğundadır. Diğer seçenekler arasında, yerli veya yabancı bir vakıf olarak kaydolmak veya yukarıdakilerin bir kombinasyonu yer almaktadır. Bununla birlikte, daha sonra bir protokolde likidite sağlamak için kullanılmak üzere çıkarılan tokenlerle ilgili vergilendirme sorunları, vakıf olarak kaydolmayı cazip olmaktan çıkarabilir.
OKX Insights’a konuşan Almond şunları ekledi:
"DAO’ların ne olduklarının tanımı şu anda o kadar değişken ki (ve her zaman öyle olabilir), şu anda içlerinde gerçekleşen yenilikleri kolaylaştırmak için yeterince açık bir yasal yapı oluşturmanın mümkün olduğundan şüpheliyim. Bence gerçek dünya varlıklarını tutmak gibi şeyler yapmak isteyen DAO’lar bunu araştırmalı fakat gerçek dijital varlık DAO’ları muhtemelen şu an için bu şekilde kalsa daha iyi olur. Ayrıca, bir DAO bir yargı yetkisi seçiyor ve onun yasalarına uyuyorsa ve de onlar tarafından durdurulabiliyorsa özerk midir?"
Graham da benzer bir düşünceyi dile getirerek, günümüz DAO’ları arasındaki farklılıkların yasal statülerinin tanımlanmasını zorlaştırdığını belirtti:
"Birçoğu farklı yapılar kullanan pek çok DAO türü var. Bazı DAO’lar (Moloch DAO çerçevesini kullanan DAOhaus’takiler gibi) geleneksel bir LLC yapısıyla oldukça iyi eşleşir. Bazı DAO’lar da Colorado LCA yapısı gibi kooperatif bir modele daha iyi uyum sağlar. Diğer DAO’lar ise mevcut yasal çerçevelere pek uymuyor."
DAO’lar ve Düzenleyiciler
Belirli DAO’ları etkileyebilecek bir diğer konu da tokenlerinin küresel düzenleyiciler tarafından nasıl muamele göreceğidir. ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu, büyüyen kripto para ekosistemini denetleme girişiminde biraz tereddütle hareket etti. Bununla birlikte komisyon, daha sonra DAO’nun tokenlerinin menkul kıymet olarak sınıflandırılması gerektiğini beyan etti. Buradan yola çıkıldığında, tokeni çıkaranların, yani DAO’nun kendisinin düzenleyici makama kayıtlı olması gerekiyor.
Diğer DAO yönetişim tokenlerinin menkul kıymet olarak sınıflandırılıp sınıflandırılmayacağı konusu, kurucularının girişim ve dolayısıyla kâr potansiyeli için gerekli olup olmadığına bağlı görünmektedir. DAO söz konusu olduğunda, merkezî bir taraf olan slock.it, kuruluşla ilgili belgelerin hazırlanmasında, iletişim için kullanılan çevrim içi forumların sürdürülmesinde ve potansiyel yatırımcılardan gelen soruların yanıtlanmasında önemli rol oynamıştır.
SEC, DAO üyelerinin slock.it ile ilgili etkileşimini ele alırken şunları söylüyor:
"DAO token sahiplerine oy hakkı tanınmış olsa da bu oy hakları sınırlıydı. DAO token sahipleri büyük ölçüde Slock.it’in, kurucu ortaklarının ve Küratörlerin yönetimsel çabalarına bağlıydı. Bir yatırımcının çabaları bir işletmeyi karlı hâle getirmeye yardımcı olsa bile, bu çabalar bir destekçinin yönetim çabalarına veya işletme üzerindeki kontrolüne kesinlikle eşit değildir."
Dolayısıyla bir DAO’nun kesin yapısı, yönetişim tokenlerinin SEC nezdindeki sınıflandırmasını etkiler. Ethereum Name Service gibi projeler kullanıcılara yeterli düzeyde kontrol devretmiş olsa da, bugün DAO terimini kullanan her organizasyon için durum kesinlikle böyle değildir.
SEC dava açarsa, bu grubun yasal sınıflandırması daha da acil bir konu hâline gelecek. Daha önce düzenleyici kurum tarafından menkul kıymet olarak sınıflandırılan tokenleri çıkaranlar önemli para cezaları aldı. Daha önce de belirtildiği gibi, tüzel kişilik olarak var olmadan, DAO üyelerinin kendileri de benzer cezalardan şahsen sorumlu tutulabilir.
DAO’lar ve Merkezîleşme
DAO terimi, organizasyonun merkezi hata noktası barındırmadığını ifade etse de, gerçekte bugün bu terimi kullanan bazı gruplarda anlamlı bir merkeziyetsizliğe rastlanmamaktadır. Cooper likidite bootstrap platformunda ilk token satışını dağıtmak için tek bir imza hesabının kullanıldığı AnubisDAO, bunun yakın tarihli bir örneği. Bu durum, ister kurucu üye “Beerus” olsun isterse de iddia ettikleri gibi sistemlerini ele geçiren üçüncü bir taraf olsun, tek bir kullanıcının daha proje başlamadan projeden yaklaşık 57 milyon dolar çekmesine yol açtı.
Daha köklü projelerde bile merkezîleşme riski yaygın. OKX Insights’ın yakın tarihli bir kapsamlı makalesinde Olympus DAO’yu inceledik. Yenilikçi likidite satın alma mekanizmasından kaynaklanan büyük hazinesi etkileyici olsa da, olası yedi Gnosis Safe anahtar sahibinden sadece dördünün kontrolü altında. Yedi kişinin de projeye sonsuza kadar sadık kalması durumunda bile, bir saldırganın anahtar sahiplerinin kimliklerini keşfetmesi ve onları dolandırmaya çalışması ihtimal dışı değil. Ne de olsa hazinenin elinde şu anda 500 milyon ABD dolarından fazla para var. Saldırganlar için hiç de fena bir maaş sayılmaz.
DAO’lar ve Token Oylaması
Özellikle Snapshot, Aragon ve diğer platformlar aracılığıyla kullanılan araçlar merkeziyetsiz yönetişim yapılarının benimsenmesini daha erişilebilir hâle getirdiğinden, birçok proje yönetişim token oylamalarını benimsemekte hızlı davranıyor. Bununla birlikte, bazı etkili gözlemciler konuya eleştirel bir açıdan yaklaşmaya devam ediyor. Bunların arasında Vitalik Buterin de var.
Ağustos 2021 tarihli bir blog yazısında Buterin, mevcut tokenleştirilmiş yönetişim yapılarıyla ilgili çeşitli sorunları özetledi. Modelle ilgili sorunlar arasında, coin sahiplerinin kendilerinin yönetişim sürecinin merkezinde yer almasını da belirtti. Bu durum potansiyel bir çıkar çatışması yaratıyor. Belirli bir kararın uzun vadede protokole zarar verebileceği ancak kısa vadede daha yüksek bir fiyatla sonuçlanabileceği durumlar buna örnek olarak verilebilir.
Bununla birlikte, Buterin’in mevcut token-yönetişim modelleriyle ilgili temel çekincesi, oyların satın alınabilmesi. Kendisi, katılımı ödüllendiren ve oy haklarını en yüksek teklifi verene sunan basit bir token-sarma sözleşmesi örneğini kullanıyor. Buterin, küçük ölçekli bir token sahibinin, protokol üzerindeki sonuçları ne olursa olsun, böyle bir teklifi kabul etmesinin muhtemel olduğunu belirtiyor:
"Sarmalayıcı sözleşme tarafından açık artırmaya çıkarılan yönetişim gücü bir saldırgan tarafından satın alınırsa, tokeninizin katkıda bulunduğu kötü yönetişim kararlarının maliyetinin yalnızca küçük bir kısmından kişisel olarak zarar görürsünüz, ancak yönetişim hakları açık artırmasından elde edilen kâr payının tamamını kişisel olarak kazanırsınız. Bu durum klasik bir müşterekler trajedisidir."
Bu tür saldırılar günümüzde nadir görülse de, Ethereum’un kurucu ortağı saldırıların yaklaşmakta olduğuna inanıyor. Ona göre, topluluk ruhu ve oy satın almayı düzenleyecek araçların eksikliği tehditleri şimdilik uzak tutuyor olabilir. Ethereum topluluğunun bugün yürürlükte olan coin ile oylama mekanizmalarını "güvenli varsayılanlar" olarak görmemesi gerektiğini, çünkü çok azının büyük ekonomik stres altında test edildiğini belirterek sözlerini tamamlıyor. Bunun yerine, geliştiriciler alternatifleri aktif olarak araştırmalı.
Yarının Kuruluşları mı?
Gnosis, Aragon ve diğerlerinin geliştirilmiş araçlarının mevcudiyeti DAO yapılarını her zamankinden daha popüler hâle getirdi. Kripto sektörünün sansüre dirençli olma, güven gereksinimini en aza indirme ve kendi kendine egemen olma hırsına her zaman uygun bir çözüm olan topluluk yönetişimi için gereken teknoloji, DAO gibi olayların nadir görüleceği bir noktaya evrildi.
Kurumsal dünyanın geleneksel yukarıdan aşağıya yönetişim yapılarının aksine, DAO’lar blok zinciri tabanlı bir projede en çok çıkarı olan kişilere kontrolü vermeyi amaçlamaktadır. Liderliğin bu şekilde demokratikleştirilmesi kesinlikle övgüye değer bir hedeftir ve birçok kişinin gelecekteki gelişimler üzerine fikir beyan etmesi için bir platform sağlar.
Graham, çoğu organizasyonun eninde sonunda merkeziyetsiz yönetişimin sahip olduğu avantajları fark edeceğine inanıyor. Kendisi bize şunları söyledi:
"Çok da uzak olmayan bir gelecekte, neredeyse tüm organizasyonların DAO olarak yapılandırılacağını tahmin ediyorum. Bunların bir kısmı DAO’ya dönüşen mevcut şirketler olacak. Bununla birlikte, dönüşüm sürecinde en çok DAO olarak başlayan organizasyonların öne çıkacağından şüpheleniyorum. Bu organizasyonlar, dönüşüme direnen mevcut şirketlerden daha iyi performans gösterip en nihayetinde onları geride bırakacak."
Bununla birlikte, daha şüpheci bir gözlemci, küresel finansal statükoyu tehdit edebilecek protokolleri yöneten DAO’ları oluşturanları sorumluluktan kaçmakla suçlayabilir. Geleneksel olarak, bir organizasyona en yakın olanlar, organizasyondan yasal olarak sorumludur. Ancak DAO’larda bu kontrol, tüzel kişilik olarak kayıt altına girdiğinde tamamen yeni ve dağıtık bir organizasyona ya da böyle bir kuruluş mevcut değilse katılımcı üyelere geçer.
Yasal ve düzenleyici muamelelerine ek olarak, DAO’ları mevcut hâlleriyle cazip bir seçenek olmaktan çıkaran başka konular da vardır. Buterin’in token-oylama modellerinin verimsizliğine ilişkin görüşleri, şu anda bu yapıyı kullanan ve sayıları giderek artan DAO’ları eninde sonunda tehdit edebilir ve merkezîleşme riskleri bu tür organizasyonlara katılmak için acele eden deneyimsiz kullanıcıları riske atabilir.
Yukarıda belirtilen faktörlere ek olarak, merkeziyetsiz yönetişime geçiş yapan protokoller tam anlamıyla olgunlaşmamıştır. Bu kavramı en iyi şekilde açıklayan örnek, yakın zamanlı Compound protokolü örneğidir.
Johnson ve onu benimseyen diğer protokoller tarafından vurgulandığı gibi, Compound yönetişim yapısı sektörün en köklü ve beğenilen yapılarından biridir. Bununla birlikte, bir felaket durumunda, bu kadar iyi tasarlanmış bir yönetişim yapısının bile sorunları vardır. Compound yakın zamanda istismara açık kod içeren bir güncelleme sunduğunda, hiçbir kuruluş yedi günlük bir yönetişim oylamasından geçmeden herhangi bir değişikliği yürürlüğe koymak için yeterli kontrole sahip değildi. Bu süre zarfında istismar, yaklaşık 162 milyon dolarlık COMP tokeninin riske atılmasına neden oldu.
Gerçekten de günümüzde karşılaşılan çeşitli sorunlar nedeniyle Almond, DAO’ların şimdilik "dijital başına buyrukların" alanı olarak kalacağına inanıyor. Bununla birlikte, çok da uzak olmayan bir gelecekte, geleneksel ve merkeziyetsiz organizasyonlar arasındaki sınırın bulanıklaşacağını öngörüyor:
"Bence, geleneksel organizasyonların, DAO dünyasından etkinliği kanıtlanmış uygulamaları miras alacağı hibrit merkeziyetsiz organizasyonlara tanıklık edeceğiz. Bu organizasyonlar, uluslararası merkeziyetsiz çalışanlar açısından ve ayrıca, geleneksel organizasyonların kripto varlıklarla daha çok ilgilendikleri ve organizasyonel sınırlarını gevşetmek ve dışarıdan uzmanları bünyelerine katmak istedikleri süreçte harika bir çözüm olacak. Sanırım çok yakında bazı ilerici organizasyonların bu yola başvurduğunu göreceğiz."
© 2025 OKX TR. Ticari amaçla olmaması koşuluyla bu makalenin tamamı çoğaltılabilir veya dağıtılabilir ya da bu makaleden 100 kelimeyi geçmeyen alıntılar kullanılabilir. Makalenin tamamının herhangi bir şekilde çoğaltılması veya dağıtılması hâlinde şu ifadeye açıkça yer verilmesi gereklidir: "Bu makalenin telif hakkı © 2025 OKX TR şirketine aittir ve izin alınarak kullanılmıştır." İzin verilen alıntılarda makalenin adı belirtilmeli ve makaleye atıfta bulunulmalıdır; örneğin "Makale Adı, [varsa yazar adı], © 2025 OKX TR." Bu makaleden herhangi bir şekilde türetilen çalışmalara veya makalenin başka şekilde kullanılmasına izin verilmez.